Yükleniyor...
الفاتحة
Fâtiha Sûresi, Kur’an-ı Kerim’in ilk sûresi olup "Ümmü’l-Kitâb" (Kitabın Anası) olarak da adlandırılır. Mekke döneminde nazil olmuştur ve namazlarda okunması farz olan tek sûredir.
Bu sûre, Allah’a hamd ile başlar ve O’nun Rahmân ve Rahîm olduğu vurgulanır. Hesap gününün tek hâkimi olduğu hatırlatılarak, kulların yalnızca O’na ibadet edip O’ndan yardım dilemesi gerektiği bildirilir.
Sûrenin son ayetlerinde müminler, Allah’tan doğru yolda kalmayı ve kendilerine nimet verilen peygamberler ve salih kimselerin yoluna iletilmeyi dilerler. Dalâlete düşenlerin ve Allah’ın gazabına uğrayanların yoluna sapmaktan korunmaları için dua ederler.
Fâtiha Sûresi, Kur’an’ın özü olarak kabul edilir ve her rekâtta okunması zorunlu olan bir sûredir. Bu nedenle Müslümanlar için büyük bir öneme sahiptir.
Bu sûre, Allah’a hamd ile başlar ve O’nun Rahmân ve Rahîm olduğu vurgulanır. Hesap gününün tek hâkimi olduğu hatırlatılarak, kulların yalnızca O’na ibadet edip O’ndan yardım dilemesi gerektiği bildirilir.
Sûrenin son ayetlerinde müminler, Allah’tan doğru yolda kalmayı ve kendilerine nimet verilen peygamberler ve salih kimselerin yoluna iletilmeyi dilerler. Dalâlete düşenlerin ve Allah’ın gazabına uğrayanların yoluna sapmaktan korunmaları için dua ederler.
Fâtiha Sûresi, Kur’an’ın özü olarak kabul edilir ve her rekâtta okunması zorunlu olan bir sûredir. Bu nedenle Müslümanlar için büyük bir öneme sahiptir.
البقرة
Bakara Sûresi, Kur’an-ı Kerim’in en uzun sûresidir ve Peygamber Efendimiz ﷺ’in Medine’ye hicretinden sonra indirilmiştir. Bu sûrenin sıkça okunması teşvik edilmiştir. Zira Peygamber Efendimiz ﷺ, Bakara Sûresi’nin okunduğu evden şeytanın kaçtığını bildirmiştir.
Sûre, adını İsrailoğulları'na Allah (C.C.) tarafından kesmeleri emredilen bir inek vakasından almıştır. İlk bölümlerinde müminler, kafirler ve münafıklar olmak üzere üç grup insandan bahsedilir ve en çok münafıklara yer verilir. Ayrıca Allah (C.C.), inkarcılara meydan okuyarak Kur’an’da bulunan sûrelerin bir benzerini getirmelerini istemektedir.
Sûrenin başlarında Âdem (A.S.)’ın yaratılışı ve cennetten çıkarılışı anlatılır. Sonrasında ise konu İsrailoğulları’na yönelir. Allah (C.C.), onları "İsrailoğulları" diye hitap ederek kendilerine verdiği nimetleri hatırlatır ve son Peygamber’i inkar etmemeleri konusunda uyarır.
Sûrenin ortalarında, Kıble’nin Kudüs’ten Kâbe’ye çevrilmesi ele alınır ve Müslümanların bu değişimle birlikte dünya üzerindeki önderlik görevleri vurgulanır. Ardından, Ramazan orucu farz kılınır, evlilik, boşanma, çocukların velayeti gibi ailevi ve toplumsal kurallar detaylandırılır.
Müslümanların müşriklere karşı kazandıkları ilk savaş olan Bedir Savaşı’na da değinilir. Allah (C.C.), müminlere, samimi ve kararlı oldukları sürece zaferin kendilerine nasip olacağını müjdeler.
Sûrenin sonlarına doğru, İbrahim (A.S.)’ın Kâbe’yi inşa etmesi ve oğlu İsmail (A.S.) ile yaptığı dualar anlatılır. Son ayetlerde ise imanın bir özeti niteliğinde bir dua yer alır ve bu duanın her gece okunması tavsiye edilmiştir.
Sûre, adını İsrailoğulları'na Allah (C.C.) tarafından kesmeleri emredilen bir inek vakasından almıştır. İlk bölümlerinde müminler, kafirler ve münafıklar olmak üzere üç grup insandan bahsedilir ve en çok münafıklara yer verilir. Ayrıca Allah (C.C.), inkarcılara meydan okuyarak Kur’an’da bulunan sûrelerin bir benzerini getirmelerini istemektedir.
Sûrenin başlarında Âdem (A.S.)’ın yaratılışı ve cennetten çıkarılışı anlatılır. Sonrasında ise konu İsrailoğulları’na yönelir. Allah (C.C.), onları "İsrailoğulları" diye hitap ederek kendilerine verdiği nimetleri hatırlatır ve son Peygamber’i inkar etmemeleri konusunda uyarır.
Sûrenin ortalarında, Kıble’nin Kudüs’ten Kâbe’ye çevrilmesi ele alınır ve Müslümanların bu değişimle birlikte dünya üzerindeki önderlik görevleri vurgulanır. Ardından, Ramazan orucu farz kılınır, evlilik, boşanma, çocukların velayeti gibi ailevi ve toplumsal kurallar detaylandırılır.
Müslümanların müşriklere karşı kazandıkları ilk savaş olan Bedir Savaşı’na da değinilir. Allah (C.C.), müminlere, samimi ve kararlı oldukları sürece zaferin kendilerine nasip olacağını müjdeler.
Sûrenin sonlarına doğru, İbrahim (A.S.)’ın Kâbe’yi inşa etmesi ve oğlu İsmail (A.S.) ile yaptığı dualar anlatılır. Son ayetlerde ise imanın bir özeti niteliğinde bir dua yer alır ve bu duanın her gece okunması tavsiye edilmiştir.
آل عمران
Âl-i İmrân Sûresi, Kur’an-ı Kerim’in üçüncü sûresi olup Medine döneminde nazil olmuştur. İsmini, Hz. Meryem’in ailesi olan İmrân ailesinden alır. İçeriğinde tevhid, peygamberlik, vahiy, cihad gibi konular işlenmektedir.
Sûrede Hz. İsa’nın doğumu, annesi Hz. Meryem’in iffet ve üstünlüğü gibi önemli olaylara değinilir. Ayrıca, Hristiyanların yanlış inançları ve Hz. İsa’nın Allah’ın oğlu olmadığı açıklanarak, gerçek tevhid inancı vurgulanır.
Uhud Savaşı ve bu savaşta Müslümanların karşılaştığı zorluklar ele alınır. Müslümanlara, sabırlı olmaları, Allah’a güvenmeleri ve cihad etmeleri emredilir. Ayrıca, infakın önemi vurgulanarak, Allah yolunda mal harcamanın fazileti anlatılır.
Âl-i İmrân Sûresi, müminlere İslam’a sıkı sıkıya sarılmaları gerektiğini hatırlatır ve ümmet bilinci kazanmalarını sağlar. Sûrenin sonunda Allah’ın ayetleri üzerinde tefekkür etmenin önemi vurgulanarak, dua ve teslimiyet öğütlenir.
Sûrede Hz. İsa’nın doğumu, annesi Hz. Meryem’in iffet ve üstünlüğü gibi önemli olaylara değinilir. Ayrıca, Hristiyanların yanlış inançları ve Hz. İsa’nın Allah’ın oğlu olmadığı açıklanarak, gerçek tevhid inancı vurgulanır.
Uhud Savaşı ve bu savaşta Müslümanların karşılaştığı zorluklar ele alınır. Müslümanlara, sabırlı olmaları, Allah’a güvenmeleri ve cihad etmeleri emredilir. Ayrıca, infakın önemi vurgulanarak, Allah yolunda mal harcamanın fazileti anlatılır.
Âl-i İmrân Sûresi, müminlere İslam’a sıkı sıkıya sarılmaları gerektiğini hatırlatır ve ümmet bilinci kazanmalarını sağlar. Sûrenin sonunda Allah’ın ayetleri üzerinde tefekkür etmenin önemi vurgulanarak, dua ve teslimiyet öğütlenir.
النساء
Nisâ Sûresi, Kur’an-ı Kerim’in dördüncü sûresi olup Medine döneminde nazil olmuştur. İsmini, Arapça’da “kadınlar” anlamına gelen “Nisâ” kelimesinden alır. İçeriğinde aile hukuku, miras, evlilik, yetimlerin hakları gibi sosyal düzeni ilgilendiren konular işlenmektedir.
Sûrede, kadınların hakları detaylı bir şekilde ele alınmış, kadına yönelik adalet ve korunma ilkeleri vurgulanmıştır. Miras hukuku ile ilgili ayrıntılı hükümler verilmiş ve yetimlerin haklarının gözetilmesi emredilmiştir.
İslam toplumunun adaletli ve ahlaklı bir yapı üzerine inşa edilmesi için evlilik kuralları, boşanma hükümleri ve ceza hukuku gibi konular ele alınmıştır. Ayrıca, münafıklar ve Yahudilerin hileleri anlatılarak Müslümanların dikkatli olmaları istenmiştir.
Bu sûrede ayrıca, cihadın önemi, Allah’a ve Resulüne itaat, namaz ve ibadetlerin korunması gibi konular da vurgulanmıştır. Allah’ın adalet ve merhameti sıkça hatırlatılarak, Müslümanların hak ve hukuka riayet etmeleri gerektiği öğütlenmiştir.
Sûrede, kadınların hakları detaylı bir şekilde ele alınmış, kadına yönelik adalet ve korunma ilkeleri vurgulanmıştır. Miras hukuku ile ilgili ayrıntılı hükümler verilmiş ve yetimlerin haklarının gözetilmesi emredilmiştir.
İslam toplumunun adaletli ve ahlaklı bir yapı üzerine inşa edilmesi için evlilik kuralları, boşanma hükümleri ve ceza hukuku gibi konular ele alınmıştır. Ayrıca, münafıklar ve Yahudilerin hileleri anlatılarak Müslümanların dikkatli olmaları istenmiştir.
Bu sûrede ayrıca, cihadın önemi, Allah’a ve Resulüne itaat, namaz ve ibadetlerin korunması gibi konular da vurgulanmıştır. Allah’ın adalet ve merhameti sıkça hatırlatılarak, Müslümanların hak ve hukuka riayet etmeleri gerektiği öğütlenmiştir.
المائدة
Mâide Sûresi, Kur’an-ı Kerim’in beşinci sûresi olup Medine döneminde nazil olmuştur. İsmini, Arapça’da “sofra” anlamına gelen “Mâide” kelimesinden alır ve sûrede, Hz. İsa’nın havarilerinin Allah’tan bir sofra indirmesini istemeleri anlatılır.
Sûrede helal ve haram gıdalar, avcılık, temizlik kuralları ve yeminlerin yerine getirilmesi gibi konular detaylı şekilde ele alınmıştır. Ayrıca, adalet, dürüstlük ve sözleşmelere bağlılık gibi temel ahlaki prensipler vurgulanmıştır.
Yahudiler ve Hristiyanlarla olan ilişkiler hakkında önemli bilgiler veren sûre, onların geçmişte yaptığı hataları ve inanç konusundaki sapmalarını ele alarak Müslümanlara doğru yolu takip etmeleri konusunda uyarılarda bulunur.
İslam toplumunun hukuki ve sosyal düzeni açısından büyük önem taşıyan Mâide Sûresi, suç ve ceza konularına da değinerek, hırsızlık, zina ve adam öldürme gibi suçlar için belirlenen cezaları açıklar. Ayrıca, iyiliği emretme ve kötülükten sakındırma görevinin önemi vurgulanır.
Sûrenin sonunda, Hz. İsa’nın ilah olmadığını ve Allah’ın kulu ve peygamberi olduğunu vurgulayan önemli ayetler yer alır. Böylece, tevhid inancının önemi bir kez daha hatırlatılır.
Sûrede helal ve haram gıdalar, avcılık, temizlik kuralları ve yeminlerin yerine getirilmesi gibi konular detaylı şekilde ele alınmıştır. Ayrıca, adalet, dürüstlük ve sözleşmelere bağlılık gibi temel ahlaki prensipler vurgulanmıştır.
Yahudiler ve Hristiyanlarla olan ilişkiler hakkında önemli bilgiler veren sûre, onların geçmişte yaptığı hataları ve inanç konusundaki sapmalarını ele alarak Müslümanlara doğru yolu takip etmeleri konusunda uyarılarda bulunur.
İslam toplumunun hukuki ve sosyal düzeni açısından büyük önem taşıyan Mâide Sûresi, suç ve ceza konularına da değinerek, hırsızlık, zina ve adam öldürme gibi suçlar için belirlenen cezaları açıklar. Ayrıca, iyiliği emretme ve kötülükten sakındırma görevinin önemi vurgulanır.
Sûrenin sonunda, Hz. İsa’nın ilah olmadığını ve Allah’ın kulu ve peygamberi olduğunu vurgulayan önemli ayetler yer alır. Böylece, tevhid inancının önemi bir kez daha hatırlatılır.
الأنعام
En’âm Sûresi, Kur’an-ı Kerim’in altıncı sûresi olup Mekke döneminde nazil olmuştur. İsmini, Arapça’da “hayvanlar” anlamına gelen “En’âm” kelimesinden alır. Bu isim, sûrede helal ve haram hayvanlar hakkında yapılan açıklamalardan gelmektedir.
Sûrenin ana teması, tevhid inancı ve Allah’ın birliğidir. Mekke müşriklerinin şirk inançlarını reddederek yalnızca Allah’a ibadet edilmesi gerektiği vurgulanır. Ayrıca, peygamberlerin tebliğ görevleri ve insanları doğru yola çağırmaları ele alınır.
En’âm Sûresi, Allah’ın varlığına ve birliğine delil olarak kainattaki düzeni, güneşin, ayın ve yıldızların yaratılışını, göklerin ve yerin mükemmel sistemini anlatır. İnsanın yaratılış amacı ve kendi sorumluluğu üzerinde durularak, insanın dünya hayatında nasıl bir yol izlemesi gerektiği bildirilir.
Sûrede, geçmiş kavimlerin başına gelen olaylardan da bahsedilir. Nuh, İbrahim, Musa ve diğer peygamberlerin kıssaları anlatılarak, insanların Allah’ın emirlerine uymaları ve peygamberlerine itaat etmeleri gerektiği öğütlenir.
Son olarak, En’âm Sûresi, Allah’a teslimiyetin gerekliliği, şirkten uzak durulması ve ahiret hayatına hazırlık gibi önemli mesajlar vererek, insanları doğru inanca ve salih amellere yönlendirmektedir.
Sûrenin ana teması, tevhid inancı ve Allah’ın birliğidir. Mekke müşriklerinin şirk inançlarını reddederek yalnızca Allah’a ibadet edilmesi gerektiği vurgulanır. Ayrıca, peygamberlerin tebliğ görevleri ve insanları doğru yola çağırmaları ele alınır.
En’âm Sûresi, Allah’ın varlığına ve birliğine delil olarak kainattaki düzeni, güneşin, ayın ve yıldızların yaratılışını, göklerin ve yerin mükemmel sistemini anlatır. İnsanın yaratılış amacı ve kendi sorumluluğu üzerinde durularak, insanın dünya hayatında nasıl bir yol izlemesi gerektiği bildirilir.
Sûrede, geçmiş kavimlerin başına gelen olaylardan da bahsedilir. Nuh, İbrahim, Musa ve diğer peygamberlerin kıssaları anlatılarak, insanların Allah’ın emirlerine uymaları ve peygamberlerine itaat etmeleri gerektiği öğütlenir.
Son olarak, En’âm Sûresi, Allah’a teslimiyetin gerekliliği, şirkten uzak durulması ve ahiret hayatına hazırlık gibi önemli mesajlar vererek, insanları doğru inanca ve salih amellere yönlendirmektedir.
الأعراف
A’râf Sûresi, Kur’an-ı Kerim’in yedinci sûresi olup Mekke döneminde nazil olmuştur. İsmini, cennet ile cehennem arasında bir bölge olan ve iyi ve kötü amelleri denk gelen kişilerin bekletileceği yer olarak kabul edilen “A’râf” kelimesinden alır.
Sûrede, Allah’ın birliği, peygamberlerin tebliğ mücadelesi ve insanların uyarılması gibi konular ele alınır. Ad, Semud, Medyen ve Lut kavmi gibi geçmiş toplumların kıssaları anlatılarak, Allah’a karşı gelenlerin nasıl helak edildiği vurgulanır.
Hz. Âdem ve şeytan kıssası detaylı şekilde işlenerek, insanın yeryüzündeki imtihanı ve şeytanın insanı saptırma çabaları anlatılır. Aynı zamanda, cennetlikler ve cehennemliklerin konuşmaları ve A’râf ehlinin durumu tasvir edilir.
A’râf Sûresi, insanlara tevhid inancını benimsemelerini, Allah’a kulluk etmelerini ve peygamberlerin çağrısına uymalarını öğütleyerek, ahiret hayatını hatırlatır ve insanları iman etmeye davet eder.
Sûrede, Allah’ın birliği, peygamberlerin tebliğ mücadelesi ve insanların uyarılması gibi konular ele alınır. Ad, Semud, Medyen ve Lut kavmi gibi geçmiş toplumların kıssaları anlatılarak, Allah’a karşı gelenlerin nasıl helak edildiği vurgulanır.
Hz. Âdem ve şeytan kıssası detaylı şekilde işlenerek, insanın yeryüzündeki imtihanı ve şeytanın insanı saptırma çabaları anlatılır. Aynı zamanda, cennetlikler ve cehennemliklerin konuşmaları ve A’râf ehlinin durumu tasvir edilir.
A’râf Sûresi, insanlara tevhid inancını benimsemelerini, Allah’a kulluk etmelerini ve peygamberlerin çağrısına uymalarını öğütleyerek, ahiret hayatını hatırlatır ve insanları iman etmeye davet eder.
الأنفال
Enfâl Sûresi savaş ganimetlerinden ve Müslümanların savaş sırasında uyması gereken kurallardan bahseder. Bedir Savaşı’nın detayları anlatılarak, Müslümanların bu zaferde nasıl ilahi yardım aldığı vurgulanır.
Bu sûre, Allah’a ve Resûlü’ne tam teslimiyetin önemini vurgularken, müminlerin birlik içinde olması gerektiğini hatırlatır. Savaşın ahlaki boyutları ele alınarak, düşmana karşı nasıl davranılması gerektiği açıklanır.
Ayrıca, Müslümanların Allah’a tevekkül etmeleri gerektiği, O’na bağlı kaldıklarında nasıl zafere ulaşacakları anlatılır. İslam’ın temel ilkeleri çerçevesinde, adalet ve sabır gibi kavramlar öne çıkar.
Sûrenin sonunda, zaferin yalnızca maddi güçle değil, iman ve Allah’ın yardımıyla geleceği hatırlatılarak Müslümanlara moral verilir.
üslümanların bu zaferde nasıl ilahi yardım aldığı vurgulanır.Bu sûre, Allah’a ve Resûlü’ne tam teslimiyetin önemini vurgularken, müminlerin birlik içinde olması gerektiğini hatırlatır. Savaşın ahlaki boyutları ele alınarak, düşmana karşı nasıl davranılması gerektiği açıklanır.
Ayrıca, Müslümanların Allah’a tevekkül etmeleri gerektiği, O’na bağlı kaldıklarında nasıl zafere ulaşacakları anlatılır. İslam’ın temel ilkeleri çerçevesinde, adalet ve sabır gibi kavramlar öne çıkar.
Sûrenin sonunda, zaferin yalnızca maddi güçle değil, iman ve Allah’ın yardımıyla geleceği hatırlatılarak Müslümanlara moral verilir.
التوبة
Tevbe Sûresi, Kuran’da besmele ile başlamayan tek sûredir. Bu, sûrenin içeriğinin sert ve uyarıcı olmasıyla açıklanır. Sûrede, Müslümanların müşriklerle ve münafıklarla ilişkileri ele alınır.
Hudeybiye Antlaşması’nı bozan müşriklere dört ay süre verilerek ya İslam’ı kabul etmeleri ya da savaşmaları gerektiği bildirilir. Aynı zamanda, Münafıkların ikiyüzlü tutumları sert bir şekilde eleştirilir.
Bu sûre, Tebük Seferi sırasında Müslümanları savaşa teşvik eder ve geride kalanları kınar. Allah yolunda mücadele edenlerin ödüllendirileceği, gevşek davrananların ise cezalandırılacağı anlatılır.
Zekât ve infak gibi mali ibadetlerin önemi vurgulanırken, mallarını Allah yolunda harcayanların mükâfatı anlatılır. Müslümanların **yalnızca Allah’a ve Resûlü’ne güvenmeleri** gerektiği hatırlatılır.
Sûrenin sonunda, Allah’ın affının genişliği ve samimi tövbenin kabul edileceği vurgulanır. Ancak, inkârda ısrar edenler için ağır bir azap olduğu belirtilir.
ve münafıklarla ilişkileri ele alınır.Hudeybiye Antlaşması’nı bozan müşriklere dört ay süre verilerek ya İslam’ı kabul etmeleri ya da savaşmaları gerektiği bildirilir. Aynı zamanda, Münafıkların ikiyüzlü tutumları sert bir şekilde eleştirilir.
Bu sûre, Tebük Seferi sırasında Müslümanları savaşa teşvik eder ve geride kalanları kınar. Allah yolunda mücadele edenlerin ödüllendirileceği, gevşek davrananların ise cezalandırılacağı anlatılır.
Zekât ve infak gibi mali ibadetlerin önemi vurgulanırken, mallarını Allah yolunda harcayanların mükâfatı anlatılır. Müslümanların **yalnızca Allah’a ve Resûlü’ne güvenmeleri** gerektiği hatırlatılır.
Sûrenin sonunda, Allah’ın affının genişliği ve samimi tövbenin kabul edileceği vurgulanır. Ancak, inkârda ısrar edenler için ağır bir azap olduğu belirtilir.
يونس
Yunus Sûresi, adını, kıssası anlatılan peygamberlerden biri olan Hz. Yunus (a.s.)’dan alır. Mekke döneminde inmiştir ve inanç, tevhid, peygamberlik ve ahiret konularına ağırlık verir.
Sûrede, Allah’ın varlığı ve birliği, evrenin yaratılışı ve düzeni üzerinden açıklanır. Göklerin ve yerin yaratılışındaki deliller, Allah’ın varlığını ve kudretini gösteren işaretler olarak sunulur.
Peygamberlerin görevleri ve insanların onlara karşı tutumu ele alınır. Müşriklerin, peygamberlere karşı ileri sürdükleri bahanelerin ve inatçılıklarının yanlış olduğu vurgulanır.
Sûrede, özellikle **Hz. Nuh, Hz. Musa ve Firavun kıssaları** anlatılır. Hz. Yunus’un kavminin ise diğer kavimlerden farklı olarak, tövbe edip kurtuluşa erdiği bildirilir.
İnsanların dünya hayatına aldanmamaları, imtihan için yaratıld ahiret konularına ağırlık verir.
Sûrede, Allah’ın varlığı ve birliği, evrenin yaratılışı ve düzeni üzerinden açıklanır. Göklerin ve yerin yaratılışındaki deliller, Allah’ın varlığını ve kudretini gösteren işaretler olarak sunulur.
Peygamberlerin görevleri ve insanların onlara karşı tutumu ele alınır. Müşriklerin, peygamberlere karşı ileri sürdükleri bahanelerin ve inatçılıklarının yanlış olduğu vurgulanır.
Sûrede, özellikle **Hz. Nuh, Hz. Musa ve Firavun kıssaları** anlatılır. Hz. Yunus’un kavminin ise diğer kavimlerden farklı olarak, tövbe edip kurtuluşa erdiği bildirilir.
İnsanların dünya hayatına aldanmamaları, imtihan için yaratıld
هود
Hûd Sûresi, adını, kıssası anlatılan peygamberlerden biri olan Hz. Hûd (a.s.)'dan alır. Mekke döneminde indirilmiş olup, özellikle peygamberlerin tebliğ mücadelesi ve kavimlerinin akıbeti üzerinde durur.
Sûrede tevhid, peygamberlik ve ahiret inancı ana temalar olarak işlenir. İnsanların dünya hayatındaki imtihanlarının farkında olmaları ve Allah’a yönelmeleri gerektiği vurgulanır.
Hz. Nuh, Hz. Salih, Hz. İbrahim, Hz. Lût, Hz. Şuayb ve Hz. Musa gibi peygamberlerin kıssalarına geniş yer verilerek, kavimlerinin isyanları ve bu isyanların sonuçları anlatılır. Özellikle Hz. Hûd’un kavmi Âd’ın, Allah’a karşı gelmeleri nedeniyle uğradıkları felaket üzerinde durulur.
Peygamberlerin davetine kulak asmayan toplumların helak edildiği ve bu olayların gelecekte de tekrar edilebileceği hatırlatılır. Ancak iman edenlerin ve sabredenlerin Allah tarafından kurtuluşa erdirildiği vurgulanır.
Bu sûre, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in omuzlarındaki sorumluluğun büyüklüğünü hatırlatmış ve kendisini derinden etkilemiştir. Rivayete göre, Resûlullah (s.a.v.) “Hûd Sûresi ve kardeşleri beni ihtiyarlattı” diyerek bu sûredeki mesajların ağırlığını dile getirmiştir.
ğ mücadelesi ve kavimlerinin akıbeti üzerinde durur.Sûrede tevhid, peygamberlik ve ahiret inancı ana temalar olarak işlenir. İnsanların dünya hayatındaki imtihanlarının farkında olmaları ve Allah’a yönelmeleri gerektiği vurgulanır.
Hz. Nuh, Hz. Salih, Hz. İbrahim, Hz. Lût, Hz. Şuayb ve Hz. Musa gibi peygamberlerin kıssalarına geniş yer verilerek, kavimlerinin isyanları ve bu isyanların sonuçları anlatılır. Özellikle Hz. Hûd’un kavmi Âd’ın, Allah’a karşı gelmeleri nedeniyle uğradıkları felaket üzerinde durulur.
Peygamberlerin davetine kulak asmayan toplumların helak edildiği ve bu olayların gelecekte de tekrar edilebileceği hatırlatılır. Ancak iman edenlerin ve sabredenlerin Allah tarafından kurtuluşa erdirildiği vurgulanır.
Bu sûre, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in omuzlarındaki sorumluluğun büyüklüğünü hatırlatmış ve kendisini derinden etkilemiştir. Rivayete göre, Resûlullah (s.a.v.) “Hûd Sûresi ve kardeşleri beni ihtiyarlattı” diyerek bu sûredeki mesajların ağırlığını dile getirmiştir.
يوسف
Yûsuf Sûresi, adını içeriğinde detaylı bir şekilde anlatılan Hz. Yûsuf (a.s.)'un kıssasından alır. Mekke döneminde indirilmiş olup, Kur’an’daki en uzun kıssa olma özelliğini taşır.
Bu sûrede, Hz. Yûsuf’un çocukluk döneminden başlayarak, kardeşleri tarafından kıskanılması, kuyuya atılması, Mısır’a köle olarak satılması, vezirin evinde büyümesi, iftiraya uğrayarak hapse düşmesi ve sonunda Mısır’da yüksek bir makama ulaşması anlatılır.
Kıssa, sabır, ihlas, tevekkül ve affedicilik gibi önemli ahlaki değerleri vurgular. Hz. Yûsuf’un hayatındaki zorluklara rağmen Allah’a olan güveni ve sadakati, müminler için örnek teşkil eder.
Sûrenin girişinde bu kıssanın, en güzel kıssalardan biri olduğu belirtilir. Ayrıca, olayların sonunda Hz. Yûsuf’un kardeşleriyle yeniden buluşması ve babası Hz. Yakub’un gözlerinin yeniden görmeye başlaması gibi duygusal sahneler anlatılır.
Sûrenin ana mesajlarından biri, Allah’ın takdirinin her zaman en iyi olduğudur. İnsanlar bazen olayların hikmetini hemen anlayamasalar da, sabır ve imanla hareket ettiklerinde sonunda hayırlı bir sonuca ulaşırlar.
Yûsuf Sûresi, sadece bir peygamber kıssası değil, aynı zamanda insan ilişkileri, kardeşlik, kıskançlık, iftira, sabır ve affetme gibi konulara dair derin dersler içeren bir sûre olarak öne çıkar.
’daki en uzun kıssa olma özelliğini taşır.Bu sûrede, Hz. Yûsuf’un çocukluk döneminden başlayarak, kardeşleri tarafından kıskanılması, kuyuya atılması, Mısır’a köle olarak satılması, vezirin evinde büyümesi, iftiraya uğrayarak hapse düşmesi ve sonunda Mısır’da yüksek bir makama ulaşması anlatılır.
Kıssa, sabır, ihlas, tevekkül ve affedicilik gibi önemli ahlaki değerleri vurgular. Hz. Yûsuf’un hayatındaki zorluklara rağmen Allah’a olan güveni ve sadakati, müminler için örnek teşkil eder.
Sûrenin girişinde bu kıssanın, en güzel kıssalardan biri olduğu belirtilir. Ayrıca, olayların sonunda Hz. Yûsuf’un kardeşleriyle yeniden buluşması ve babası Hz. Yakub’un gözlerinin yeniden görmeye başlaması gibi duygusal sahneler anlatılır.
Sûrenin ana mesajlarından biri, Allah’ın takdirinin her zaman en iyi olduğudur. İnsanlar bazen olayların hikmetini hemen anlayamasalar da, sabır ve imanla hareket ettiklerinde sonunda hayırlı bir sonuca ulaşırlar.
Yûsuf Sûresi, sadece bir peygamber kıssası değil, aynı zamanda insan ilişkileri, kardeşlik, kıskançlık, iftira, sabır ve affetme gibi konulara dair derin dersler içeren bir sûre olarak öne çıkar.
الرعد
Ra’d Sûresi, adını 13. ayette geçen "gök gürültüsü" (Ra’d) kelimesinden alır. Medine döneminde indirilmiş olup, temel konusu Allah’ın kudreti, vahyin hakikati ve ahiret inancıdır.
Sûrede, kainatın düzeni, gece ve gündüzün dönüşümü, yağmurun yağması gibi tabiat olayları üzerinden Allah’ın varlığına ve birliğine işaret edilir. Bu düzenin tesadüfen oluşmadığı, her şeyin bir hikmetle yaratıldığı vurgulanır.
Ayrıca, Allah’ın gözetleyici olduğu ve insanın yaptığı her şeyin kayıt altına alındığı belirtilerek, ahiret gününe dikkat çekilir. İman edenlerle inkârcıların dünyadaki ve ahiretteki durumları karşılaştırılır.
Özellikle dua ve tevekkül kavramlarına vurgu yapılır. İnsanların sıkıntılarında Allah’a yönelmeleri gerektiği, ancak sıkıntı geçtiğinde bazılarının nankörlük ettiği anlatılır.
Sûrede, peygamberlere vahyin mucizevi bir gerçeklik olduğu belirtilir ve inkârcıların sürekli yeni mucizeler istemelerine rağmen asıl mesajı anlamadıkları vurgulanır.
Son olarak, Allah’ın vaadinin kesin olduğu, sabredenlerin ve iman edenlerin mükafatlandırılacağı belirtilerek, Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) teselli verilir ve davasında sebat etmesi öğütlenir.
dreti, vahyin hakikati ve ahiret inancıdır.Sûrede, kainatın düzeni, gece ve gündüzün dönüşümü, yağmurun yağması gibi tabiat olayları üzerinden Allah’ın varlığına ve birliğine işaret edilir. Bu düzenin tesadüfen oluşmadığı, her şeyin bir hikmetle yaratıldığı vurgulanır.
Ayrıca, Allah’ın gözetleyici olduğu ve insanın yaptığı her şeyin kayıt altına alındığı belirtilerek, ahiret gününe dikkat çekilir. İman edenlerle inkârcıların dünyadaki ve ahiretteki durumları karşılaştırılır.
Özellikle dua ve tevekkül kavramlarına vurgu yapılır. İnsanların sıkıntılarında Allah’a yönelmeleri gerektiği, ancak sıkıntı geçtiğinde bazılarının nankörlük ettiği anlatılır.
Sûrede, peygamberlere vahyin mucizevi bir gerçeklik olduğu belirtilir ve inkârcıların sürekli yeni mucizeler istemelerine rağmen asıl mesajı anlamadıkları vurgulanır.
Son olarak, Allah’ın vaadinin kesin olduğu, sabredenlerin ve iman edenlerin mükafatlandırılacağı belirtilerek, Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) teselli verilir ve davasında sebat etmesi öğütlenir.
ابراهيم
İbrâhim Sûresi, adını Hz. İbrâhim’in (a.s.) duasından alır ve temel olarak tevhid, nübüvvet ve ahiret inancını ele alır. Mekke döneminde indirilmiştir ve 52 ayettir.
Sûrede, Allah’ın insanlara verdiği nimetler hatırlatılır ve bu nimetlere karşı şükredenlerle nankörlük edenlerin akıbetleri anlatılır. Özellikle inkârcıların dünya hayatında kazandıkları şeylerin, ahirette kendilerine bir fayda sağlamayacağı vurgulanır.
İçeriğinde, her kavme bir peygamber gönderildiği, ancak geçmiş kavimlerin peygamberlerine isyan etmeleri sebebiyle helak oldukları anlatılır. Peygamberlerin görevi, sadece hakikati tebliğ etmek olup, zorla insanları inanmaya yönlendirmek değildir.
Sûrenin en önemli bölümlerinden biri, Hz. İbrâhim’in (a.s.) duasıdır. O, Mekke’nin güvenli bir şehir olması, neslinin namaz kılanlardan olması ve insanların gönüllerinin Kâbe’ye meyletmesi için Allah’a yalvarır.
Ayrıca, kıyamet gününde şeytanın insanları nasıl aldattığı anlatılır. Şeytan, inkârcılara vaatte bulunmuş ancak onların kendi iradeleriyle inkâr ettiklerini söyleyerek onları yüzüstü bırakmıştır.
Sûre, inkârcılara karşı kesin bir uyarı ve müminlere güçlü bir teselli ile sona erer. Son ayetlerde, Allah’ın adaletinin tecelli edeceği ve herkesin yaptıklarının karşılığını alacağı vurgulanır.
ştir ve 52 ayettir.Sûrede, Allah’ın insanlara verdiği nimetler hatırlatılır ve bu nimetlere karşı şükredenlerle nankörlük edenlerin akıbetleri anlatılır. Özellikle inkârcıların dünya hayatında kazandıkları şeylerin, ahirette kendilerine bir fayda sağlamayacağı vurgulanır.
İçeriğinde, her kavme bir peygamber gönderildiği, ancak geçmiş kavimlerin peygamberlerine isyan etmeleri sebebiyle helak oldukları anlatılır. Peygamberlerin görevi, sadece hakikati tebliğ etmek olup, zorla insanları inanmaya yönlendirmek değildir.
Sûrenin en önemli bölümlerinden biri, Hz. İbrâhim’in (a.s.) duasıdır. O, Mekke’nin güvenli bir şehir olması, neslinin namaz kılanlardan olması ve insanların gönüllerinin Kâbe’ye meyletmesi için Allah’a yalvarır.
Ayrıca, kıyamet gününde şeytanın insanları nasıl aldattığı anlatılır. Şeytan, inkârcılara vaatte bulunmuş ancak onların kendi iradeleriyle inkâr ettiklerini söyleyerek onları yüzüstü bırakmıştır.
Sûre, inkârcılara karşı kesin bir uyarı ve müminlere güçlü bir teselli ile sona erer. Son ayetlerde, Allah’ın adaletinin tecelli edeceği ve herkesin yaptıklarının karşılığını alacağı vurgulanır.
الحجر
Hicr Sûresi, Mekke döneminde indirilmiş olup 99 ayetten oluşur. Adını, eski Arap kavimlerinden biri olan ve helak edilen Semûd kavminin yaşadığı bölge olan "Hicr"den alır.
Sûre, Kur'an'ın korunmuş bir kitap olduğu müjdesiyle başlar: "Şüphesiz, bu Zikr’i (Kur’an’ı) biz indirdik ve onu mutlaka koruyacağız" (Hicr 15:9).
İçeriğinde, inkârcıların peygamberlere karşı tavırları ve yalanlamaları ele alınır. Allah’ın, geçmiş kavimlere gönderdiği peygamberlere nasıl mucizeler verdiği fakat yine de bazılarının inkâr ettiği anlatılır.
Hz. İbrâhim (a.s.)'e gelen melekler ve Lut kavminin helak edilmesi detaylı bir şekilde anlatılır. Lut kavminin ahlaksızlıkları ve bunun sonucunda uğradıkları azap vurgulanır.
Semûd kavmine gönderilen Hz. Salih (a.s.) ve mucizevî deve kıssası da bu sûre içinde yer alır. Onlar bu mucizeyi inkâr edip deveyi öldürerek helak edilmişlerdir.
Sûrenin son kısımlarında, cennetin ve cehennemin tasviri yapılır. Cennetliklerin huzur içinde olduğu, cehennemliklerin ise pişmanlık ve azap içinde olacağı bildirilir.
Sûre, peygamberimize sabır ve tevekkül tavsiyesiyle sona erer. Allah, onun ve müminlerin sıkıntılar karşısında sabretmelerini, inkârcıların alaylarına aldırmamalarını öğütler.
bölge olan "Hicr"den alır.Sûre, Kur'an'ın korunmuş bir kitap olduğu müjdesiyle başlar: "Şüphesiz, bu Zikr’i (Kur’an’ı) biz indirdik ve onu mutlaka koruyacağız" (Hicr 15:9).
İçeriğinde, inkârcıların peygamberlere karşı tavırları ve yalanlamaları ele alınır. Allah’ın, geçmiş kavimlere gönderdiği peygamberlere nasıl mucizeler verdiği fakat yine de bazılarının inkâr ettiği anlatılır.
Hz. İbrâhim (a.s.)'e gelen melekler ve Lut kavminin helak edilmesi detaylı bir şekilde anlatılır. Lut kavminin ahlaksızlıkları ve bunun sonucunda uğradıkları azap vurgulanır.
Semûd kavmine gönderilen Hz. Salih (a.s.) ve mucizevî deve kıssası da bu sûre içinde yer alır. Onlar bu mucizeyi inkâr edip deveyi öldürerek helak edilmişlerdir.
Sûrenin son kısımlarında, cennetin ve cehennemin tasviri yapılır. Cennetliklerin huzur içinde olduğu, cehennemliklerin ise pişmanlık ve azap içinde olacağı bildirilir.
Sûre, peygamberimize sabır ve tevekkül tavsiyesiyle sona erer. Allah, onun ve müminlerin sıkıntılar karşısında sabretmelerini, inkârcıların alaylarına aldırmamalarını öğütler.
النحل
Nahl Sûresi, Mekke döneminde indirilmiş olup 128 ayetten oluşur. Adını, bal arısı anlamına gelen "Nahl" kelimesinden alır. Sûrede, Allah’ın yarattığı nimetler, evrenin düzeni ve insanlara verdiği rızıklar anlatılır.
Sûrenin başında, Allah’ın varlığı ve birliği delillerle açıklanır. Göklerin ve yerin yaratılışı, yağmurun yağması, bitkilerin büyümesi gibi olaylar Allah’ın kudretinin göstergesi olarak sunulur.
Sûrede, bal arısına vahyedildiği ve onun Allah’ın ilhamıyla hareket ettiği anlatılır: “Rabbin bal arısına vahyetti: Dağlardan, ağaçlardan ve insanların yaptıkları çardaklardan kendine evler edin. Sonra her türlü üründen ye; ardından Rabbinin sana kolaylaştırdığı yollara koyul.” (Nahl 16:68-69)
Allah’ın verdiği nimetlerin şükrü edilmesi gerektiği vurgulanır. İnsanlara helal ve temiz rızıklarla beslenmeleri emredilir. Aynı zamanda, inkârcıların Allah’ın nimetlerini inkâr etmeleri kınanır.
Peygamberlerin tebliğ mücadelesi ele alınarak, onların karşılaştıkları zorluklar anlatılır. Özellikle Hz. İbrâhim (a.s.)'ın tevhid mücadelesine yer verilir.
Sûrenin sonunda, adalet, iyilik ve akraba haklarını gözetme emredilirken, çirkin işlerden, kötülükten ve azgınlıktan sakınılması gerektiği bildirilir: “Şüphesiz ki Allah, adaleti, iyiliği ve akrabaya yardım etmeyi emreder; çirkin işleri, fenalığı ve azgınlığı yasaklar.” (Nahl 16:90)
Sûre, sabır ve tevekkül mesajıyla sona erer. Allah’ın her şeyin sahibi olduğu, O’na güvenenlerin asla kaybetmeyeceği vurgulanır.
h’ın yarattığı nimetler, evrenin düzeni ve insanlara verdiği rızıklar anlatılır.Sûrenin başında, Allah’ın varlığı ve birliği delillerle açıklanır. Göklerin ve yerin yaratılışı, yağmurun yağması, bitkilerin büyümesi gibi olaylar Allah’ın kudretinin göstergesi olarak sunulur.
Sûrede, bal arısına vahyedildiği ve onun Allah’ın ilhamıyla hareket ettiği anlatılır: “Rabbin bal arısına vahyetti: Dağlardan, ağaçlardan ve insanların yaptıkları çardaklardan kendine evler edin. Sonra her türlü üründen ye; ardından Rabbinin sana kolaylaştırdığı yollara koyul.” (Nahl 16:68-69)
Allah’ın verdiği nimetlerin şükrü edilmesi gerektiği vurgulanır. İnsanlara helal ve temiz rızıklarla beslenmeleri emredilir. Aynı zamanda, inkârcıların Allah’ın nimetlerini inkâr etmeleri kınanır.
Peygamberlerin tebliğ mücadelesi ele alınarak, onların karşılaştıkları zorluklar anlatılır. Özellikle Hz. İbrâhim (a.s.)'ın tevhid mücadelesine yer verilir.
Sûrenin sonunda, adalet, iyilik ve akraba haklarını gözetme emredilirken, çirkin işlerden, kötülükten ve azgınlıktan sakınılması gerektiği bildirilir: “Şüphesiz ki Allah, adaleti, iyiliği ve akrabaya yardım etmeyi emreder; çirkin işleri, fenalığı ve azgınlığı yasaklar.” (Nahl 16:90)
Sûre, sabır ve tevekkül mesajıyla sona erer. Allah’ın her şeyin sahibi olduğu, O’na güvenenlerin asla kaybetmeyeceği vurgulanır.
الإسراء
...
Türkçe Anlamı:
...
الكهف
...
Türkçe Anlamı:
...
مريم
...
Türkçe Anlamı:
...
طه
...
Türkçe Anlamı:
...
الأنبياء
...
Türkçe Anlamı:
...
الحج
...
Türkçe Anlamı:
...
المؤمنون
...
Türkçe Anlamı:
...
النور
...
Türkçe Anlamı:
...
الفرقان
...
Türkçe Anlamı:
...
الشعراء
...
Türkçe Anlamı:
...
النمل
...
Türkçe Anlamı:
...
القصص
...
Türkçe Anlamı:
...
العنكبوت
...
Türkçe Anlamı:
...
الروم
...
Türkçe Anlamı:
...
لقمان
...
Türkçe Anlamı:
...
السجدة
...
Türkçe Anlamı:
...
الأحزاب
...
Türkçe Anlamı:
...
سبإ
...
Türkçe Anlamı:
...
فاطر
...
Türkçe Anlamı:
...
يس
...
Türkçe Anlamı:
...
الصافات
...
Türkçe Anlamı:
...
ص
...
Türkçe Anlamı:
...
الزمر
...
Türkçe Anlamı:
...
غافر
...
Türkçe Anlamı:
...
فصلت
...
Türkçe Anlamı:
...
الشورى
...
Türkçe Anlamı:
...
الزخرف
...
Türkçe Anlamı:
...
الدخان
...
Türkçe Anlamı:
...
الجاثية
...
Türkçe Anlamı:
...
الأحقاف
...
Türkçe Anlamı:
...
محمد
...
Türkçe Anlamı:
...
الفتح
...
Türkçe Anlamı:
...
الحجرات
...
Türkçe Anlamı:
...
ق
...
Türkçe Anlamı:
...
الذاريات
...
Türkçe Anlamı:
...
الطور
...
Türkçe Anlamı:
...
النجم
...
Türkçe Anlamı:
...
القمر
...
Türkçe Anlamı:
...
الرحمن
...
Türkçe Anlamı:
...
الواقعة
...
Türkçe Anlamı:
...
الحديد
...
Türkçe Anlamı:
...
المجادلة
...
Türkçe Anlamı:
...
الحشر
...
Türkçe Anlamı:
...
الممتحنة
...
Türkçe Anlamı:
...
الصف
...
Türkçe Anlamı:
...
الجمعة
...
Türkçe Anlamı:
...
المنافقون
...
Türkçe Anlamı:
...
التغابن
...
Türkçe Anlamı:
...
الطلاق
...
Türkçe Anlamı:
...
التحريم
...
Türkçe Anlamı:
...
الملك
...
Türkçe Anlamı:
...
القلم
...
Türkçe Anlamı:
...
الحاقة
...
Türkçe Anlamı:
...
المعارج
...
Türkçe Anlamı:
...
نوح
...
Türkçe Anlamı:
...
الجن
...
Türkçe Anlamı:
...
المزمل
...
Türkçe Anlamı:
...
المدثر
...
Türkçe Anlamı:
...
القيامة
...
Türkçe Anlamı:
...
الإنسان
...
Türkçe Anlamı:
...
المرسلات
...
Türkçe Anlamı:
...
النبأ
...
Türkçe Anlamı:
...
النازعات
...
Türkçe Anlamı:
...
عبس
...
Türkçe Anlamı:
...
التكوير
...
Türkçe Anlamı:
...
الإنفطار
...
Türkçe Anlamı:
...
المطففين
...
Türkçe Anlamı:
...
الإنشقاق
...
Türkçe Anlamı:
...
البروج
...
Türkçe Anlamı:
...
الطارق
...
Türkçe Anlamı:
...
الأعلى
...
Türkçe Anlamı:
...
الغاشية
...
Türkçe Anlamı:
...
الفجر
...
Türkçe Anlamı:
...
البلد
...
Türkçe Anlamı:
...
الشمس
...
Türkçe Anlamı:
...
الليل
...
Türkçe Anlamı:
...
الضحى
...
Türkçe Anlamı:
...
الشرح
...
Türkçe Anlamı:
...
التين
...
Türkçe Anlamı:
...
العلق
...
Türkçe Anlamı:
...
القدر
...
Türkçe Anlamı:
...
البينة
...
Türkçe Anlamı:
...
الزلزلة
...
Türkçe Anlamı:
...
العاديات
...
Türkçe Anlamı:
...
القارعة
...
Türkçe Anlamı:
...
التكاثر
...
Türkçe Anlamı:
...
العصر
...
Türkçe Anlamı:
...
الهمزة
...
Türkçe Anlamı:
...
الفيل
...
Türkçe Anlamı:
...
قريش
...
Türkçe Anlamı:
...
الماعون
...
Türkçe Anlamı:
...
الكوثر
...
Türkçe Anlamı:
...
الكافرون
...
Türkçe Anlamı:
...
النصر
...
Türkçe Anlamı:
...
المسد
...
Türkçe Anlamı:
...
الإخلاص
...
Türkçe Anlamı:
...
الفلق
...
Türkçe Anlamı:
...
الناس
...
Türkçe Anlamı:
...